Şöyle bir düşünün: Günlerce güzel bir konsept üzerine kafa yordunuz. Geceniz gündüzünüze karıştı ve en nihayetinde oldukça başarılı ve yaratıcı olduğunu düşündüğünüz bir tasarım hazırladınız. Ertesi gün tüm pozitif enerjinizi topladınız, en şık kıyafetlerinizi giydiniz ve müşterinize sunum yapmaya gittiniz.
Çok heyecanlısınız ve kendinize olan güveniniz tam. Büyük bir şevkle tasarımınızı sundunuz ve güzel bir geri dönüş bekliyorsunuz. Ancak, o da ne? Müşterinizin suratı gayet ciddi ve size şaşkın bir ses tonuyla, “Hiç beğenmedim!” diyor. İşte tam o an, “Yer yarılsa da dibine girsem” diye düşünüyorsunuz. Peki, böyle bir durumda ne yapmalısınız?
-
Öncelikle sakin olun ve yaptığınız tasarıma odaklanın.
Eğer böyle bir durumla karşılaşırsanız öncelikle karşınızdakinin de sizin gibi sıradan bir insan olduğunu hatırlayın. İlk olarak sakin olun ve tasarımınızın neden başarılı olduğunu düşünün. Karşınızdaki insanın belki de sadece ikna edilmeye ve daha çok şey bilmeye ihtiyacı vardır.
-
Tasarımınızın vurucu noktalarını müşterinize sohbet havasında anlatın.
Samimi bir ortam yaratabilmeniz son derece önemli. Müşteri her ne kadar tasarımı beğenmemiş olsa da sizinle sohbet edecektir. Müşteri ile sohbetiniz sırasında aslında müşterinin kafasında nasıl bir tasarım olduğunu ve tasarımdan ne beklediğini anlamalısınız. Eğer sadece tasarımınızla ilgili ufak şüpheleri varsa üzerinde kolayca değişiklik yapabilirsiniz.
Ancak tasarımınızı kesinlikle beğenmediyse ve bambaşka bir şey istiyorsa müşteriniz, sözü kesinlikle ona bırakmalısınız. Müşterinizin karşısına oturun ve gerekirse bir not defterine önemli noktaları not alın.
-
Gerçekten başarılı olacağına inandığınız noktalarda ısrarcı olun.
Müşterinizin düşüncelerini ve taleplerini dinlediniz ancak yine de başarılı olacağına inandığınız birkaç nokta var. Bu düşüncenizi müşterinize mutlaka anlatın. Öncelikle siz yaptığınız işe güvenmelisiniz ki karşınızdaki de güvenebilsin. Yaratıcı bir yapıya sahip olan sizsiniz ve müşterinizin gözünden kaçırdığı noktaları siz yakalamış olabilirsiniz. Bu yüzden fikirlerinizi sonuna kadar savunun.
-
Tasarımı odak noktasına alarak bir düşüncelerinizi aktarın.
Başarılı bir tasarımın arkasındaki mantığı müşterinizin anlayabileceği sade bir dille anlatın. Markasını ya da ürününü nasıl başarıyla temsil edebileceğine müşterinizi inandırın.
-
Müşterinize gerçek dünyadan örnekler verin.
Günlük yaşama ait benzer örnekler vermeniz durumunda, müşterinizi ikna etmeniz daha kolay olacaktır. Bu da sizin alanınızla ilgili yeterli bilgi birikimine sahip olup olmamanıza bağlı. Nike, Apple ya da Coca-Cola gibi markaların tasarımlarında kullandıkları ilke ve yöntemleri müşterinizle paylaşın. Başarılı örnekler sunduğunuz ve bunlardan ilham aldığınızı bildiğiniz zaman, tasarımınıza karşı daha sıcak bakmaya başlayacaktır.
-
Müşterinizin neyi istemediğini anlayın.
Sizden ne istenildiği anlamak kadar ne istenmediğini anlamanız da son derece önemlidir. Tasarımınızı sadece düzenleyecek olsanız da en baştan hazırlayacak olsanız da müşterinizin neyi istemediğini kesinlikle anlamanız gerekiyor. Burada kontrolü biraz müşterinizin eline bırakmanız uygun olacaktır.
Unutmayın! Siz tasarımcımsınız ve yaptığınız işi beğendirmek ve benimsetmek tamamen sizin elinizde.